22 Nisan 2017 Cumartesi

İki Hayat Arasında || Jessica Shirvington

Kitabı incelemek ve satın almak için : Goodreads || D&R || KitapYurdu || Okuoku
***
Mükemmel hayat mı?
Yoksa mükemmel aşk mı?

Sen seç.
Sabine herkes gibi değildi. Kendini bildi bileli, iki hayatı vardı. Her yirmi dört saate bir Değişim geçiriyor ve her günü iki kere yaşıyordu.

Mükemmel Hayat
Wellesley'de, Sabine istediği her şeye sahipti: cazibeli arkadaşlar, şık kıyafetler, başarılı bir okul yaşamı, herkesin birlikte olmak istediği bir sevgili ve göz kamaştırıcı bir gelecek...
Mükemmel Aşk

Roxbury'de Sabine'in bambaşka bir hayatı vardı: maddi zorluklar çeken bir aile, serseri arkadaşlar ve sırrı ortaya çıktığında başına gelen korkunç olaylar… Ama sonra Ethan'la tanıştı. Yakışıklı ve ilgi çekiciydi; üstelik Sabine, daha önce hiç kimse için böyle şeyler hissetmemişti.

Tüm istediği tek bir hayat yaşamak olan Sabine, bu nihayet mümkün gibi göründüğünde, amacına ulaşmak için bir dizi tehlikeli deney yapmaya başlamıştı. Ama kendisine inanan tek adamı ve geri kalan her şeyi riske atmayı göze alabilecek miydi?
***


"Hayatın daha fazla olması fikrini seviyorum.Yani, devam ettiğimiz fikrini. Hiç sana olan şeyin bir tür ahiret olduğunu düşündün mü? Ya da bir çeşit cennet olduğunu?"

Kitabı bitirmiş olmanın korkunç bir ağırlığı var üzerimde. Bitmiş olmasını kabul etmek istemiyorum. Buna nasıl dayanacağımı bilemiyorum. 
Şunu söylemeliyim ki, okuduğum zaman beni fazlaca etkileyeceğini, sarsılmamın kaçınılmaz olduğunu biliyordum. Fakat inanın bana, bu kadar 'çok' olacağını tahmin edememiştim. Bu kadar çok seveceğimi, delice etkileneceğimi, bu denli paramparça olacağımı kestirememiştim. Verdiğim karardan asla pişman değilim, yıkılmış, nasıl toparlanacağını bilemez bir halde olabilirim, fakat bununla mutluyum. İYİ Kİ hayatıma girdi bu kitap. 

"Çünkü bazı şeyler o kadar gerçektir ki onları iliklerine kadar hissedersin. Nerede olduğunun bir önemi yoktur, seninle gelirler."

Sabine, Wellesley ve Roxbury'de olmak üzere iki hayat yaşıyor. Her gece yarısında Değişim geçiriyor, her günü iki kez yaşıyor. Wellesley'de onu bekleyen mükemmel bir hayat, mükemmel bir gelecek varken Roxbury'de ise pek çok zorlukla baş etmek zorunda kaldığı bir hayatı var. Fakat onun tek isteği, tamamen ait olabileceği tek bir hayatının olması... 

Bir anda bir şeylerin değiştiğinin farkına varan Sabine, bu hayalinin gerçekleşebileceğine inanmaya başlar ve düşüncelereni destekleyebilmek için kendine bir dizi ve çok tehlikeli testler hazırlar. Şayet testler yolunda giderse, geriye yapacak tek bir şey kalıyor: Bir seçim yapmak! 
Fakat bu testler öyle kolay olmuyor ve  gerçekler gün yüzüne çıkmak zorunda kalıyor ve Roxbury'de zaten zor olan hayat, dayanılmaz bir hal alıyor. Tüm bu berbatlığın arasında ise tutunacak dalımız Ethan oluyor.  

"Biri bizi yakalarsa başın belaya girmeyecek mi?"
"Muhtemelen girer."
"Bu seni endişelendirmiyor mu?"
"Sanırım bazı şeyler, sadece kuralları takip etmekten daha önemli." Kaşını kaldırarak bana göz attı. "Ve sen hiçbir standart kuralın içine girmiyorsun."

Sabine,katlandığı zorlukları düşündükçe kararlarına hak vermekten kendimi alamadığım bir karakterdi. Ve eklemeliyim ki gerçekten ama gerçekten okuduğum en güçlü karakterlerden biri. Düşünsenize, küçüklüğünüzden beri saat gece yarısını vurduğunda bambaşka bir hayata geçiş yapıyorsunuz, hafızanızdan başka hiçbir şeyi beraberinizde götüremiyorsunuz. Gittiğiniz yerde farklı bir aileniz, döndüğünüz yerde farklı bir aileniz var ve birbirleriyle yakından uzaktan alakaları yok, hiçbir anlamda. Tüm bu ikiliği idare etmek çok, çok zor. 

"Nefes alabilmek istiyorum. Beni önemseyen insanlarla olduğumu bilmek istiyorum,benliğimin tamamını önemseyen insanlarla. Ve onları önemsemek konusunda özgür olmak istiyorum. Onlara hakkımdaki her şeyi söyleyebilmek, sürekli yalan söyleyip numara yapmak istemiyorum. Bir gün yanlışlıkla uyursam aynı yerde uyanacağımı bilmek istiyorum. Her günü bir kere, elimden geldiğince en iyi şekilde yaşamak istiyorum. Sen kimsin de bunu benden esirgiyorsun? Sana ölmek istemediğimi söyledim, Ethan, yaşamak istiyorum. Bu o kadar yanlış mı?"

Ethan... Kitaba dahil olduğu andan beri bende nasıl bir yer edeceğini az çok biliyordum fakat nasıl oldu da bu kadar kalbime girdi, bilmiyorum. Okurken gözlerimin içini güldürecek kadar güzel ifade ediyordu duygularını. Hem de öyle büyük hareketlere ihtiyaç duymadan, doğallıkla... Minicik bir şey yapıyor ya da öyle bir şey söylüyordu ki, ritmi bozulmuş kalbimi düzeltmeye çalışmakla uğraşıyordum. Sadece sırlarını ondan duymayı isterdim, bu durumu daha katlanır kılmazdı o ayrı, ama ne bileyim, ben ondan öğrenmeyi, böyle bir anda gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmamayı isterdim. 

"Birinin seni tanımasını istediğini söyledin. Belki de ben de sadece birinin beni tanımasını istiyorumdur.Bu dünyada sen olmazsan paylaştığımız her anın hatırası kaybolacak. Sadece başkaları bizi gördüğü için varız. Varlığımın bir parçası..." yutkundu, "...önemli bir parçası, sadece sen burada onu gördüğün için var."

O an geldiğinde ise... tek kelimeyle paramparçaydım. Kitaplar beni kolaylıkla bu hale getirmez, ve uzun süredir beni böyle dağıtan bir kitap da çıkmamıştı karşıma. Anlayacağınız ne kadar hazırlıklı başlamış olsam da kestiremediğim etkiler kaçınılmazdı. Paramparça olmuş halimde devam etmeye çalışırken gelen o son bölüm... Ahh... Beni asla yanıltmadığı için bir kez daha Ethan'ı ne kadar çok sevdiğimi fark ettim. Keşke bir epilog bölümümüz daha olsaydı bence bunu hak etmiştik. Bu kitabı okuyun, mutlaka!   

"Hayatın tuhaf yanı şu ki, insan hayatı yaşama, hayatın içinde olma kararı verse bile, bu hayatın insana izin vereceği anlamına gelmiyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder