24 Mayıs 2016 Salı

YABANCI || ÖZNUR YILDIRIM

İncelemek ve satın almak için : Goodreads || Babil || D&R || KitapYurdu
***
Sen cennetin varlığından gurur duy, ben cehennemi istiyorum.
Yağan kar şiddetini gitgide artırıyor, koyu renk saçlarıma tutunan kar tanelerinin sayısı çoğalıyordu. Konuşmadı, konuşmadım. Sessizlik... Aramızda her daim geçerli olan bir alfabeydi sessizlik. Ben de bu alfabeye bir kez daha boyun eğdim ve uzun, titreyen parmaklarımı avuçlarımın içine bastırdım. Elimi yanıma indirdiğimde avuçlarımda eriyen kar yere damladı...
Rengi, kan rengiydi.
Rengi, kaybın rengiydi.
Rengi, bir cinayetin rengiydi.
**






Doğrusunu söylemek gerekirse bitirdiğimden beri ne hissetmem gerektiğini tam olarak bilmiyorum. Gerek konunun işleyişi gerek karakterler beni öyle tuhaf bir psikolojiye soktu ki... Bir an hem Ediz'e hem Doğa'ya karşı iyi şeyler hissederken bir an buna bin pişman oluyorsunuz. Araftayım doğrusu.

"Ve ruhumdaki yaraları,roman sayfalarındaki hayallerle sarardım,kitaplardaki hisleri bir gün birinin bana yaşatacağına inanarak yoluma devam ederdim. Fakat umutlarımı ve inancımı çürüme noktasına getiren zaman,romanlara karşı olan güvenimi bile benden çalmıştı."

"Bazen avucunun içinde tuttuğun kelimeler içinde bulunduğun durumu anlatmaya yetmez,elini sıkarsın ve kelimeleri parçalarsın; o parçalar dökülürken buna sessizlik derler. Dilinde birikmiş yüzlerce cümle vardır ama hiçbiri dudaklarından kurtulup karşındaki insana hesap soracak kadar güçlü değildir. Bazen canını yakan insanı suçlayamazsın. "
   Madem karakterlerden başladık oradan devam edelim. Hem Ediz'in hem de Doğa'nın olanlar karşısında istediğimiz gibi davranmasını beklemek bana çok doğru gelmiyor açıkçası. Çünkü her ikisi de geçmişinde büyük yaralar barındıran karakterler. Her ikisinin de kendi içinde haklı olduğu durumlar olduğu kadar haksız oldukları durumlar da vardı elbette. Ama okurken verdiğimiz kararları onların da vermesini beklemek biraz acımasızca değil mi sizce de? Lakin bunu söylüyor olmam yaptıkları her şeyi yerinde bulduğum anlamına gelmiyor tabii ki. Doğa'nın seçimleri bazen beni gerçekten sinirlendirdi,aynı şekilde Ediz'in sürekli değişken tavrı da.Ve yaptığı bazı şeyler yüzünden Ediz'i tekmelemek istediğim de bir gerçek.'Sana bir tek ben zarar verebilirim' leri, 'kendim için yapıyorum' ları, 'benimsin' leri beni çileden çıkardı,evet. Bu tavırları gerçekten sevmiyorum. Ama Doğa'nın değiştirdiği Ediz'i okumak gerçekten güzeldi. Ve Doğa'nın her şeye rağmen o karanlık kuyunun dibinde de olsa devam ediyor oluşunu,ister öyle olsun,ister dışarıdan öyle gözüksün,hiç farketmez, güçlü duruşunu imrenerek okudum desem doğru olur.

"Herkesi en ağır darbeler yere indirirdi,gelen her yeni darbede harabeler bile çöker,ortada enkaz kalmayana dek devam eden bir süreç başlardı.Ama sorun şu ki beni güçlü kılan da bu darbelerin ta kendisiydi.Her şeyden o kadar kopuktum kiolan bitenin farkına varabilmem için birinin beni çimdiklemesi değil,etimi koparması gerekiyordu."



Genelde düşünülenin aksine ben yan karakterlere kitapta yeterince yer verildiğini düşünüyorum. Ben yan karakterlere fazla yer verildiğinde konudan uzaklaşıldığını düşünüyorum o yüzden de pek sevmiyorum. Sadece Doğa'nın en yakın olduğunu söylediği annesine yeterince yer verilmediğini düşünüyorum. Diğer kitaplarla bu giderilecektir gibi geliyor.

Gelelim şu herkesin bahsettiği hatalara.Açıkçası kitapta böyle hatalar olduğunu öğrendiğimde hayal kırıklığına  uğradım. Evet hatalar,tekrarlar vardı kitapta,ama ne yalan söyleyeyim ben onlara çok takılmadım.Ama elbette olmamalarını tercih ederdim.


"Bir beden,ruh tarafından terk edildiğinde hayaller de sahipsiz kalıyor,sadece beden değil,onlar da sessizce üzerlerine atılan toprağa karışıyorlardı.Bu yüzden,ölü hayallerin izlerini taşıyan o yağmur sonrası toprak kokusu bana her zaman boğucu geliyordu. Bu yüzden kâbusları ağırladıktan sonra zihnimin içindeki düşünceler ölen hayallerimin yankısını taşıyor,geçmiş yine aynı gürültüyle zihnimi ele geçiriyordu. "
"Kalkacak gücüm yoktu,evet ama artık kalkacak gücü bulmaya dair umutlarım da yok olmuştu. Artık kurtarılmaya dair inançsız,hayallerime dair umutsuzdum. " 

Ve elbette Öznur'un kalemi...Üslubu onun gerçekten çoğu yazar arasından kolaylıkla sıyrılmasını sağlıyor. Ben kalemini gerçekten seviyorum. Yer yer sıkılmama sebep olan kısımlar da vardı ama genele baktığımızda o kadar az ki... Şahmeran sağlam bir girişti fakat devamının çok daha iyi olacağına inanıyorum ben. Hatta Öznur'un Yabancı'dan sonra çok daha iyi şeyler yazacağını düşünüyorum. Ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder